29 Nisan 2010 Perşembe

Bellek ve gelecek



Binanın önüne geldiğinizde önce rengarenk büyük
boruları görürsünüz. Sonra, merak edip de binanın içine girdiğinizde öğrenirsiniz ki, borular binanın sıhhi tesisat sistemidir. Sarı borular elektrik kablolarını taşıyor, mavi borular havalandırma için kullanılıyor. Yeşil borular da sıvıların akıtıldığı kanallar. Kırmızı borular hareketi, dolayısıyla yürüyen merdivenleri, merdivenleri ve yangın söndürme eylemini gösteriyor. Daha ayrıntılı sorgulamada ise anlaşılır ki, amaç içeride yaratılabilecek en geniş kullanım alanını oluşturmaktır. Hatta ofislerin tümü sokağın karşısındaki komşu apartman katlarına yerleştirildi. En geniş kullanım alanından kastımız ise her tür bilgi kaynağının kullanıcı ile buluştuğu salonlardır. Bahsettiğim Paris Pompidou Center'daki (başvuru) Referans Halk Kütüphanesi'dir. Giriş kısmında yeni bir kütüphane anlayışı ile karşılaşıyoruz. İş başvurusu nasıl yapılır? İş başvuru formu nasıl düzenlenir? Buranın diğer çekici özelliklerinden biri de kendi kendine dijital ortamda yabancı dil öğrenme şansıdır. Hemen hemen tüm dünya dillerini kendi kendinize, dijital ortamda öğrenebilirsiniz. İsterseniz tek başınıza tüm gün boyunca rahatsız edilmeden film izleyebilirsiniz. Kapıda genelde giriş kuyruğu olur ve günün her saati kalabalıktır. Pompidou Center ve Kütüphanesi Paris'le özdeşleşti. Yerlisi kullanır, yabancısı bir müze gibi gezer. Asıl özelliği Paris'in hatırda kalmasını ve hatırlanmasını sağlayan sayılı göstergelerden biri olmasıdır. Açılış yılı 1977'dir.
Hatırlatmakta yarar var, içerde sanat kitaplarının demir parmaklıklar ardında bulunduğu zengin bir sanat koleksiyonu vardır. Bu özel birimin adı "Kandinsky koleksiyonu"dur. Burası kütüphanenin biraz da gizli huyunu gösterir, sevdiği şeyi hemen paylaşmaz. Naz yapar.
Bu kültür merkezi ve kütüphane, Georges Pompidou'nun hamiliğinde yapıldı. Fransa'dan diğer bir entelektüel hamilik de François Mitterrand tarafından gösterildi. Mitterrand'ın adını taşıyan yeni milli kütüphane dikdörtgen alanda, 79 metre yüksekliğinde, dört cam kuleden oluşur. Cam kuleler açılmış kitap gibidir. Gelenekselin yanında, radyo yayınlarını bile içeren zengin dijital koleksiyonlar vardır. Kütüphanenin yanı sıra öğündükleri ve hatırlattıkları bir diğer öğe de yeni metro hattıyla buraya ulaşımın sağlandığıdır. 1998 yılında açıldı. Entelektüel yarışta Pombidou'ya bir cevap ve bir paydaş oldu.

Projeler
Dünya küçülüyor. 2002 yılında ise, bu gelişmelere bir entelektüel yanıt, Akdeniz üzerinden geliyor. Akdeniz tarihten gelen bilgi denizi olma özelliğini yeniden kazanıyor. Bilginin iktidar olduğu dönemde, limanına gelen gemilerde arama yapıp, kütüphanesinde olmayan kitaları alıp, elle çoğaltıp iade eden kültür, tekrar kendi toprağında hayat buluyor. Korniş adı verilen sahil yolu üzerinde denize bakan 160 metre çapında, kesik silindir gibi güneş saati görünümlü bir yapı. Yerin 10 metre altından gelip karaya ve göğe doğru yükselen 32 metre eğimli cam çatı. Algılamakta telaşlandığımız, durup kaldığımız, tarihi İskenderiye Kütüphanesi'nin yerine yapılan yeni İskenderiye Kütüphanesi. Metafor zenginliği. Daireselliği sonsuzluktur. Bu yapı bir mikroçiptir. Bilgiyi taşır, içerir, sunar. Mikroçip, bilgi ve teknoloji çağında kütüphanenin aktif öncü rolünü sembolize eder. Güncelliğini gösterir. Bellek ve geleceği vurgular. Bu yapı da BM'nin öncülüğünde ve Hüsnü Mübarek'in hamiliğinde yapıldı. Binanın mimari, sanatsal ve başka diğer özelliklerinden öte, yaşanan süreç de dikkat çekicidir. Önce uluslararası düzeyde bir mimari proje yarışması açıldı. Uluslararası düzeydeki 526 mimarlık stüdyosu projeleriyle bu yarışmaya katıldı. Bunlar arasında Norveç kökenli ama farklı ülkeden mimarları içinde çalıştıran bir stüdyo yarışmayı kazandı.
Söz, kütüphane binaları için yapılan mimari proje yarışmalarına gelmişken, bir yarışmanın sonuçlandığı haberi de 1,6 milyon nüfuslu Çek Cumhuriyeti başkenti Prag'tan geldi. Prag'da kurulacak olan Milli Kütüphane proje yarışmasına ulusal ve uluslararası nitelikte 355 proje katıldı. Hatta bildiğim kadarıyla Türkiye'den katılan bazı mimarlık stüdyoları da bu yarışmada proje sundular. İlk elemeden sonra çok değişik, ilginç ve futuristik özelliği olan sekiz proje finale kaldı. Uzmanların ve kamuoyunun tartışmaları sonunda da yarışmayı Çek asıllı mimar Jan Kaplincky'nin İngiltere'ye kayıtlı mimarlık stüdyosu kazandı.
Yukarıdaki örneklerde dikkat çekici ortak nokta ise, şehri temsil edecek ve anıtsal özelliği olan mimari yapılar, önce bir yarışma süreci yaşıyor. Bu süreç, kendi kamuoyunun da kabulünü alması ve olumlaması açısından önemlidir. Projelerin sergilendiği süreçte uzmanların değerlendirmelerine paralel olarak medya, toplum ve demokratik örgütler de kendi beğeni ve eleştirilerini bu süreç içinde ortaya koyuyor.
Bu anıtsal yapılar, çağın bu öncü yapıları aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekyor. Kapıların önünde kuyruklar oluşuyor, günde iki veya üç kez yapıyı tanıtıcı turlar düzenleniyor. Kütüphane, içerik ve mimarisiyle bir sergi oldu.
2010 Avrupa Kültür Başkenti ivmesiyle İstanbul Kütüphanesi nihayet gündeme geldi. Bu kütüphane, mimari özelliğiyle çağımızın ilerisinde olmalıdır. İçerik bakımından da geleneksel koleksiyonuyla geçmişi, dijitalleşmiş koleksiyonuyla bugünü ve gelecekte kullanılacak teknolojiyi içerecek bir kurguda olmalıdır. Proje şimdiden kendi adını koyuyor: "Bellek ve Gelecek."
Somut olarak konuşursak bu yapı halkın toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşabileceği, kentin merkezinde veya merkezi olma özelliği gösterecek bir yerinde konumlanmalıdır. Gerekiyorsa sosyal ve fiziksel çevresini de entelektüel ortama dönüştürecek yeteneği göstermelidir. O artık İstanbul'un simgelerinden biridir. Ama çok İstanbul'a bir kütüphane yetmez. Bu sadece başlangıç olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder